KOBİ’ler, koronavirüs sürecini nasıl yönetebilir ve neler yaparak bu süreci en az zararla atlatabilir?
Mart 2020’den beri devam eden Covid–19 salgını, küçük ya da büyük pek çok işletmeyi zarara uğrattı. İnsanlar işsiz kaldı, bunun sonucunda, para akışı olmayınca da ekonomi duraklamaya başladı.
Büyük işletmeler bir şekilde işlerini toparlarken, küçük ve orta dereceli işletmeler yani KOBİ’ler, bu durumu daha büyük zorlukları göğüsleyerek atlatmaya çalışıyor. İşlerini tamamen kapatanlar harici, kısa süre ara vermek zorunda kalan KOBİ’ler, salgın nedeniyle olan kısıtlamaların da esnetilmesiyle, zararlarını tazmin etme yoluna gitmeye başladı.
İçindekiler
KOBİ’ler için koronavirüs, küçük işletmeleri düşen talep ile kirayı ödemek arasında sıkıştıran bir talep ve arz şoku yarattı. KOBİ’ler;
- Nasıl hayatta kalabilirler?
- Koronavirüs, küçük işletmeler için her şeyi değiştirdi mi?
Cevabı oldukça basit. Koronavirüs, KOBİ’ler için ani ve dramatik bir değişiklik sağladı. Devam eden salgının olumsuz etkisine büyük ölçüde maruz kaldılar. KOBİ’ler her şeyden önce, diğer şirketlere göre daha fazla emek yoğundurlar ve bu nedenle, özellikle iş gücü karantinada iken, birçok ülkede olduğu gibi, yıpranmaya daha çok maruz kalırlar.
Ayrıca daha zayıf likidite rezervler vardır. Sınırlı mali alternatifleri bulunmaktadır ve çoğunlukla banka desteklerine güvenirler. Çoğu durumda elden çıkarılabilecek veya yeni kredi limitleri için teminat olarak kullanılabilecek varlıklardan yoksundurlar. Açıkçası tüm bu faktörler, onları daha savunmasız hale getirir ve likidite sıkışıklığına maruz kalırlar.
Koronavirüs sürecinde, gerek dünyada gerekse ülkemizde, iş dünyasının KOBİ’lere odaklanmasının nedeni, ekonomik rolleri ile bağlantılıdır. Aslında KOBİ’ler, Avrupa ekonomisinin bel kemiğidir. Sadece birkaç rakam vermek gerekirse, toplam istihdamın üçte ikisini oluştururlar ve finansal olmayan iş ekonomisindeki toplam katma değerin yüzde 55’inden fazlasına katkıda bulunurlar.
Bu nedenle, KOBİ’lerin hayatta kalmasını desteklemek, ekonomik sistemik etkiyi hafifletmek için değil, aynı zamanda salgın bittikten sonra istihdamı sürdürmek ve gelecekteki büyüme için gerekli koşulları yaratmak açısından da önemlidir.
KOBİ’ler salgın gibi ekonomik durgunluk zamanlarında likidite sıkıntısı çekerler. Yani üretim yapamazlar, kendi ürünlerini nihai pazarlara satamazlar. Ancak kira, maaşlar, vergiler, faturalar ve tedarikçi ücretleri gibi sabit masraflarını da ödemek zorundadırlar. Kombine arz ve talep şoku ile KOBİ’lerin bu krizle başa çıkması zordur. Yani sorun çalışanların işe gelmemesi değil, işletmelerin hizmet üretememesi ve sunamamasıdır. Virüsün yayılmasını önlemek için konulan tüm koruma önlemleri, talebi etkilemektedir. Sınırlama önlemlerinden en fazla etkilenen sektörler; turizm, ulaştırma ve otomotiv gibi talebin önemli ölçüde yavaşladığı sektörlerdir.
KOBİ’ler, salgın dönemlerinde hemen desteğe ihtiyaç duyarlar. Bu yardımın en basit yolu, likidite açısından örneğin; devletin kredi sağlaması, kuruluşların hibe kredi sağlaması ve mevcut kredi borçlarının yapılandırılması gibi rahatlama imkânları sağlanmalıdır.
Yeni finansal girişimler olacaksa, bu dönemde de finansal destek verilmelidir. KOBİ’ler, karantina dönemi boyunca, kredi ölçümlerinde bir bozulma ile karşılaşabilirler. Bunlar, tümü standart bir kredi değerlendirmesi için kilit ölçütler olan karlılık, gelir üretimi, likidite tamponları açısından etkilenecektir.
Bunun geçici bir şok olup olmayacağını ve iyileşmenin ne kadar süreceğini değerlendirmek zor olduğundan, bankaların borç vermeye ve finansal destek sağlamaya devam etmesi çok önemlidir. Aksi takdirde pek çok KOBİ’nin faaliyetlerini sonlandırması büyük olasılıktır.
KOBİ’ler, pandemi süresinde en çok etkilenen işletmeler olmuştur. 2020 Mart ayı ortalarından itibaren, işleri durmuş, geçici ya da tamamen kapatılmış, personel işsiz kalmış ve bu durum faaliyette olan KOBİ’leri de etkilemiştir.
Hangi sektör olursa olsun, amacı kar etmek olan bu işletmeler, kar etmek bir yana, büyük borç yükü altına da binmişlerdir. Yavaş yavaş salgının etkisinin azalması ve özellikle maske kullanımının 81 ilde zorunlu hale gelmesi ve vatandaşların sürekli uyarılması ile iş dünyası faaliyete geçmeye başlamıştır.
Restoranlar, kuaförler, güzellik salonları, spor salonları gibi işlerde faaliyetlerine başlamışlardır. Pek çok sektör birbiriyle bağlantılıdır. KOBİ’ler, pek çok büyük işletmeye ürün ve hizmet sunarlar. Bu yüzden desteklenmeleri tüm ekonomi ve sektörler açısından önemlidir. Koronavirüs sürecinde KOBİ’lerin yapmaları gerekenler nelerdir?
Hijyen Önlemlerini Yoğunlaştırmak ve Temizliği Artırmak
Başta Sağlık Bakanı olmak kaydıyla tüm uzman doktorlar ile yetkililer, hijyen konusunda sürekli olarak insanları uyarmaktadır. Bu konuda alınacak en basit ama önemli tedbir ise sık sık, 20 saniye boyunca ellerin yıkanması. İşyerlerinin sık sık temizlenmesi, havalandırma akışının sağlıklı yapılması, yaz ve kış aylarında klimaların temizlenmesi önemlidir.
Sık kullanılan kapı kolları, tuvaletler, elektrik düğmeleri, musluk başları ve koltuklar gibi sık olarak kıllanılan yerlerin de temizlenmesi gerekir. Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı açıklama doğrultusunda en iyi dezenfektanın klor olduğu belirtilmiştir. Klor içerikli çamaşır suları, talimatlara uygun şekilde kullanıldığında etkili bir dezenfektandır.
Ayrıca işyerindeki yeme içme hizmetlerinin de son şartnamelere göre düzenlenmesi gerekir. Mutfakta yemek için alınan gıdalar iyice yıkanmalı, kullanılacak araç gereçler de sürekli dezenfekte edilmelidir. KOBİ’lerde Koronavirüs sürecinde her türlü tedbirin en üst seviyede olması gerekir.
Maske Kullanımını Zorunlu Hale Getirmek
Maske, en önemli koruyucu malzeme. Kullanımında da dikkatli olunmak zorunda. Özellikle toplu çalışılan işyerlerinde, maske kullanımını denetlemek gerekir. Maske kullanımı dışarıda zorunlu hale getirilse de, insan yoğunluğunun olduğu işletmelerde de maske kullanımına riayet etmek gerekir.
Maskenin nasıl kullanılacağı hakkında çalışanlara eğitim verilmesi gerekir çünkü görüldüğü üzere maskeyi çene altında tutmak ve burnu açıkta bırakmak gibi yanlış şekilde kullanıldığı belirlenmiştir. Bu yüzden maskenin doğru kullanılması önemlidir. Eğer maske kullanmak insanları işyerinde bunaltıyorsa, siperlikli maskeler en iyi çözümdür. Ayrıca dışarıdan gelenlerin de maskeleri konusunda uyarılmaları gerekir. Bu konuda sıkı tedbir şarttır.
Giriş-Çıkışlarda Ateş Ölçümü Yapılması
Koronavirüsün en sık görülen belirtileri kuru öksürük, yüksek ateş ve yorgunluktur. En ciddi belirtilerin ise, hareket ve konuşma kaybı, solunum güçlüğü çekme ve göğüs ağrısı gibi şikâyetlerdir.
Bazı durumlarda koku, tad alma ve duymada da azalmalar görülmektedir. İdeal ateş ise 38 derecedir. Kişiler, bu belirtilerin hepsini göstermediğinden, kendisinin hastalığa yakalandığını bilmeyebilir. Bu yüzden koronavirüs sürecinde tüm sağlık önlemlerinin alınması KOBİ’ler açısından da büyük gerekliliktir. İşletmeye giriş çıkışlarda, çalışanların ateşlerinin düzenli olarak ölçülmesi gerekir. Bununla birlikte başka şikâyetlerinin olup olmadığının sorulması ve kişilerin düzenli doktor kontrolünden geçirilmesi gerekir.
Servis İmkânı Sağlanması
Çalışanlar, işe gelirken, otobüs, minibüs ve metrobüs gibi toplu taşıma araçlarını kullanmakta ve pek çok kişiyle aynı aracı kullanmak zorunda kalmaktadır. Kimde hastalık olduğu da bilinmediğinden, işyerinde çalışan her kişi bu toplu taşıma araçlarında büyük risk altındadır.
İşletmelerin bu durumda yapması gereken eğer mümkünse, servis aracıyla çalışanların eve gidiş gelişlerinin sağlanarak, sağlıkları için gerekli önlemi sağlamalarıdır. Böylece büyük bir risk ortadan kalmış olur.
Uzaktan Erişim Desteği Sağlamak
Bazı işletmeler tüm işlerini bilgisayar başından yürütmekte, bazı işletmelerde de belli birimler bilgisayar dâhilinde işlerini halletmektedir. Özelikle bu gibi işler, evden çalışma sistemine yönlendirilebilir. İşletmenin halkla ilişkiler birimi, müşteri temsilcileri ve teknik çizim ekibi gibi, işletme içinde sürekli bulunması gerekmeyen personel, evden çalışma desteği verilerek, evlerinde çalışabilirler.
Koronavirüs sürecinde gerekli tedbirlerin alınması ile KOBİ’ler, bu süreci en iyi şekilde, herhangi bir zarar görmeden ve işleri aksamadan atlatabilirler. Bunun için diğer sektörlerle ve sağlık birimleriyle irtibatta kalınmalıdır.