Marka Sahibi Olmak
Öncelikle bir markanın size ne gibi bir fayda sağlayacağını anlatarak başlayalım. Daha sonra asıl marka oluşturacağınız üzerinde duracağız.
Bir marka yaptığınız işlerin önünde duran bir kalkan gibidir. Açıkçası yaptığınız iş iyi de olsa kötü de olsa markanız bu işin önünde durur. Bazen bir kalkan bazen ise sizi taşıyıcı görevini üstlenir. Günümüzde ürün pazarlamak ve üretmekten daha önemli bir şey varsa o da marka yönetimidir. Bir marka müşteriniz ile doğrudan duygusal temas kurmaya yarar. Bir hikaye üzerine inşa edilmeye çalışır ve yeri geldiğinde karşınıza güven verir. Yaptığınız işler ise o markayı yükseltebilir ya da alçaltabilir. Örneğin kenarından ısırılmış bir elma gördüğünüzde aklınıza teknoloji geliyor. Çok pahalı olmasına rağmen vizyon ve güven oluşturduğu için o markayı tercih ediyorsunuz.
Marka Karlılığı
Açıkçası bir marka her üründen kendi bedelini sizden kesecektir. Yani eğer sağlam temeller üzerinde duran, adını duyurduğunuz ve çatısı altında güzel işlere imza attığınız bir markaya sahipseniz ürettiğiniz ürünün fiyatını belirlerken marka bedelini de bu fiyata dahil edebilirsiniz.
Stratejik anlamda bir marka yaptığınız işlerin kimliğini oluşturur diyebilirim. Fakat unutmamalısınız ki bu kimliğin belirleyicisi yine yaptığınız işler olacaktır.
Marka Nasıl Oluşturulur?
1- Kendi potansiyelinizin farkında olun ve bu doğrultuda ilerleyin.
Bir marka oluşturmadan önce kendinize sormanız gereken birkaç soru var:
- Sektördeki yerimiz ne?
- Müşterilerimizin kaygıları ne?
- Oluşturduğumuz marka bizi rakiplerimizden sıyırıp ön plana çıkarır mı?
Bu noktada müşterilerinizi, sektörünüzü ve kendinizi bir değerlendirme süzgecinden geçirmelisiniz. Bu doğrultuda bir marka karakteri oluşturmalısınız.
2- Bir marka oluştururken bir karaktere hayat verdiğinizi unutmayın.
Oluşturduğunuz marka yaptığınız işler ile birlikte yeni bir karakter. Aynı bir insanın söylediği sözler ve yaptığı hareketler doğrultusunda çevresindeki insanlarda bir etki bırakacağı gibi markanız da ismi ve sizin yaptığınız işler ile birlikte müşterileriniz de bir etki bırakacaktır. Logosu giydiği kıyafet, yaptığınız işler ise ağzından çıkan cümleler olacak ve bu şekilde oluşturduğunuz karakter çevresinde bir etki bırakacaktır.
3- Oluşturacağınız markanın yaptığınız işleri ve arkasındaki isimleri bütünleyici olduğunu unutmayın.
Bir marka tek başına ayakta duramaz. Attığınız her adım, sunduğunuz her hikaye ona daha sağlam temeller atacaktır. Zamanla göreceksiniz ki oluşturduğunuz markanın adı geçtiğinde akla gelen isimler ve hikayeler olacak. Bunu aklınızdan çıkarmamalı; markanın temellerine koyacağınız işler, hikayeler ve insanları iyi ayarlamalısınız. Temelleriniz ne denli sağlam olursa yıkılmanız o kadar zor olur.
4- Müşterileriniz ve markanızın destekçilerine karşı “dürüst” olun.
Her zaman sözünüzde durmaya çalışın. İşlerinizi sarkıtmadan zaman yönetiminizi sağlam yapın. Bu şekilde insanların güvenini kazanabilir, rakiplerinizin önüne geçebilirsiniz. Ayrıca insanlara, olmayan ya da yapamayacağınız şeylere dair söz vermemeli abartıdan uzak durmalısınız. Gerçek açığa bir şekilde çıktığında insanların güvenlerinin zedelenmesini istemezsiniz.
–
–
5- Yaptığınız işlerin ve müşterilerinizle ilişkilerinizin markanızın arkasında bir bütün olarak duracağını unutmamalısınız.
Tutarlı olmayı aklınızdan çıkarmayın. İşlerinizi planlarken aynı doğrultuda ilerleyin, yolunuzdan sapmayın. Bu şekilde insanlar sizden ne bekleyebileceklerinin farkında olarak hareket edecektir. Ayrıca insanlar arasında markanıza ilişkin oluşacak algı daha kuvvetli temellere sahip olacaktır. Bu noktada başta verdiğiniz kararı unutmamalı kendinizin ve potansiyelinizin sınırlarının dışında vaatler sunmamalısınız. Sınırlar zorlanarak geliştirilebilir genişletilmeden bu şekilde göstermek bir algı bozukluğu ve güven sorunu yaratacaktır.
6- Markanızı sağlam temeller üzerine oluşturduktan sonra üzerine eklemeler yaparken aynı şeyler üzerine takılmayın.
Temellerinize bağlı kalarak markanızı yenilikler ile yükseltin. Her basamak müşterilerinize bir yenilik sunsun.
7- Özgün olun.
Günümüzde en çok yapılan hatalardan birisi de büyük markalara benzemeye çalışmak, onlar gibi davranmaktır. Başta da belirttiğim gibi kendi potansiyelinizi büyütmeye çalışın. Fakat büyük markalar gibi davranmak uğruna kendi sınırlarınızın dışında vaatler de sunmayın.
8- Sınırlarınızı büyütmek adına sürekli yenilikçi ve müşteri ihtiyacı odaklı işler yapın.
Elbette en önemli nokta sınırlarınızı büyütmeniz ve daha güçlü bir marka haline gelmeniz. Olduğunuz yerde saydığınız ve geçmişte yaptığınız işler ile gurur duyup durmanız, potansiyel müşterilerinizin size yönelmesinin önüne geçecek, büyümenizi engelleyecektir. Ancak büyürken müşteri odaklı çalışmalısınız. Kimsenin ihtiyacı olmayan, beklenti dahilinde olmayan işlere imza atmak size yalnızca zaman kaybettirir. Bu durumu sınırlarını geliştirmek isteyen bir devletin sürekli işlevsiz ve verimsiz topraklara saldırması gibi düşünebilirsiniz.
9- Büyürken müşteri kazanacaksınız fakat var olan müşterilerinizi de kaybetmeyin.
Aslında bu durumu biraz da açgözlülük üzerinden tanımlayabiliriz. Sınırlarınızı genişletirken mevcut sınırlarınızı da korumayı bilin. Potansiyel müşterilerinizin isteklerini göz önünde bulundururken yeni müşteri kazanmak uğruna mevcut müşterilerinizin isteklerini göz ardı etmeyin.
iPhone’un yakın zamanda yaptığı bir hatayı bu duruma örnek verebiliriz. Yeni telefonları daha hızlı ve yenilikçi olan iPhone sürekli yeni müşteriler ve kullanıcılar kazanırken geçmişte piyasaya sunduğu ürünleri de yavaş yavaş yavaşlatıyordu. Bu durum eski müşterilerin sürekli kaybedilmesine yol açtı. Bunun farkına varan iPhone eski müşterilerini de kaybetmemek için bu yanlış uygulamadan vazgeçti.